20 Eylül 2013 Cuma

Ağrısız Doğum



            Doğum eylemi, bugün bilinen en şiddetli ağrı kaynaklarından birisidir. Ağrısız doğum için tıpta en yaygın şekilde uygulanan yöntemin ismi “epidural analjezi” dir. Bu yöntem sayesinde; ağrı duyusunun olmaması süreklidir. Rahim ağzı açıklığı 4-5 cm olunca yöntem uygulanmaya başlanır.
            Bazı anne adayları normal doğum sancılarını çekmeyi doğal olarak kabul ederler ve anne olma gibi kutsal bir amaca hizmet ettiğinden katlanmaya çalışırlar. Doğal doğum adı verilen bu durumda anne adaylarına, kendileri talep etmedikçe ağrılarını hafifletmek için herhangi bir müdahalede bulunulmaz.
            Ağrısız doğum; doğum sancılarının karında basınç, kasıklarda baskı şeklinde algılandığı tamamen normal bir doğumdur.
 
Gebelikte Değişiklikler:
Solunum sistemi            : Solunum sayısı 50 oranında artar. Oksijen tüketimi artar.
Kalp-Damar sistemi       : Kan hacmi 40 artar. Kalp iş yükü de paralel artış gösterir.
Mide-Barsak sistemi      : Karın içi basınç yüksektir. Bu durum mide içeriğinin solunum yoluna kaçmasına neden olabilir. Mide içeriği de daha geç boşalır.
 
Doğum Eylemi:
Latent evre; Uterus (rahim) kasılmalarının başlamasından serviksin (rahim ağzı) 3cm açılmasına kadar geçen süredir.
Evre 1;            Serviksin tam açılmasına kadar geçen süre.
Evre 2;            Bebeğin çıkışına kadar geçen süre.
Evre 3;            Plasentanın çıkışına kadar geçen süre.
            Doğum ağrılarının başlaması ile annenin solunum sayısı ve oksijen ihtiyacı artar, annede stres ve huzursuzluğa neden olur, bebeğe giden oksijen miktarı azalır. Ağrının giderilmesi ile bu olumsuzluklar önlenir.
 
Epidural analjezi nedir?
Analjezi, ağrı duyusunun olmayışı demektir. Epidural analjezi ise bel hizasında uygulanan bir ilaçla, vücudun alt yarısından gelen ağrı sinyallerinin geçici olarak ortadan kaldırılmasıdır.
Uygulamaya başlarken;
            Doğum sancıları sizi rahatsız etmeye başladığında işlem odasına alınacaksınız. Kolunuzdan serum takılacak, tansiyon ve nabzınız takip edilecektir.
Epidural uygulama nasıl yapılır?
Epidural bölge, kafatasından kuyruk sokumuna kadar omurilik etrafını saran zarın hemen dışında yer alan, 1-2mm kalınlığında, yağ dokusu, lenf ve kan damarlarından oluşan bölgedir.
Bel omurları arasından (en uygun yer) bu bölgeye ulaşılmaya çalışılır. Anne adayı oturarak veya yan yatar pozisyona getirilir. Girişimin yapılacağı yer mikrop öldürücü bir solüsyonla temizlenerek bölgenin etrafı steril örtü ile kapatılır. Çok ince bir iğne ile cilt altı bölgesi uyuşturulur. Epidural iğne ile istenilen bölgeye ulaşılır ve kateter yerleştirilir.
 
Epidural blok uygulamasında riskler:
·         Subdural enjeksiyon (08),
·         İntratekal enjeksiyon (06-10),
·         İntravaskuler enjeksiyon (02-9)
 
Epidural uygulama komplikasyonları:
·         Tansiyon düşüklüğü,
·         Ağrı duyusunun tamamen ortadan kalkmaması veya tek taraflı olması,
·         Bel ağrısı,
·         Bağ ağrısı (dura delinmesi ile),
·         İlaçlara karşı alerjik reaksiyonlar,
·         Ikınamamaya bağlı doğumun 2. Evresinin uzaması,
·         Nadiren idrar yapmakta zorluk,
·         Çok çok nadiren felç, anestezik.
 
 
Ağrısız doğum uygulama alanları:
·         Ağrının giderilmesi,
·         Preeklampsi ve hipertansiyon,
·         Yüksek riskli fetus,
·         Makat geliş,
·         Çoğul gebelik,
·         Uzamış eylem (baş-pelviz uygunsuzluğu hariç),
·         Annede mevcut kapl yetersizliği, akciğer ve şeker hastalığı,
·         Annenin beyin ameliyatı öyküsü,
·         Anomalili (sakat) bebek,
·         Rahim içinde ölmüş bebek,
 
Ağrısız doğum uygulanmaması gereken durumlar:
·         Hastanın yöntemi istememesi,
·         Hastada kanamanın durmasını engelleyen hastalıklar,
·         Kanı sulandıran ilaçların kullanılması,
·         Uygulama yerinde mevcut enfeksiyon,
·         Hastada genel enfeksiyon hali,
·         Doğum eylemi için acil girişim gerektiren durumlar,
·         Daha önce geçirilmiş sezaryen ameliyatı
 
Ağrısız doğum olumlu yönleri:
·         Anne ağrı duymayacağı için rahattır,
·         Oksijen tüketimi artmayacaktır,
·         Bebek oksijensiz kalmayacaktır.
 
Ağrısız doğumun olumsuz yönleri:
Doğumun 1. Evresinde uzama oluşturabilir, doğum için forceps yardımı gerekebilir.
 
Yetersiz analjezi
Uygulama 85 oranında tam etkili olur. 12’sinde kısmi etki görülür. 3’ünde hiç fayda sağlamaz.
 
AKLA TAKILANLAR
Sezaryen ameliyatları
            Belinizden yerleştirilmiş bulunan kateter vasıtası ile bir miktar daha ilaç verilir. Ameliyat bölgesinin de uyuşması sağlanır.
 
Epidural analjezide neler hissederim?
·       Doğum ağrısı belirgin şekilde azalır veya tamamen ortadan kalkar. Karın ve kasıklarınızda basınç ve baskı hissedersiniz. Doğum doktorunuzun da yardımı ile ıkınarak doğumu gerçekleştireceksiniz.
 
Epidural analjezi bebeğimi etkiler mi?
·       Mevcut çalışmalarda bebek için olumsuz bir etki gösterilmemiştir.
 
Epidural analjezi sonrası yatakta kalmak zorunda mıyım?
·       Oturabilir, ayakta durabilir, yürüyebilirsiniz.
 
Epidural analjezi doğum sürecini yavaşlatır mı ?
·       Çok ender olarak başlangıçta kasılmalarda yavaşlama görülebilir. Ancak ağrı olmaması ile rahatlayan ane adayı doğuma daha aktif katılarak eylemin süreci hızlanabilir.
 
Epidural analjezinin normal doğumdaki avantajları nelerdir?
·       Rahim ve rahim boynu kaslarının kasılmasına bağlı oluşan doğum sancıları duyulmaz.
·       Ağrının olmaması anne adayını rahatlatır. Kan basıncı ve nabız yükselmez.
·       Bebeğin çıkması esnasında anne adayı istenilen ıkınmaları daha kolay yapabilir.
·       Gebelik zehirlenmesi denilen durumlarda ağrı tansiyon yükselmeleri önlenmiş olur.
·       Bitkin düşmeyen anne bebeğini hemen kucağına alıp emzirebilir.
 
Epidural analjezinin sezaryendeki avantajları nelerdir?
·         Anne ve bebek için genel anestezi riski ortadan kalkar.
·         Operasyon devam ederken anne bebeğini görebilir.
·         Sezaryen sonrası ağrılar duyulmaz.
·         Bulantı, kusma, uyku sersemliği gibi sıkıntılar olmaz. Anne bebeğini hemen emzirebilir.
·         Daha çabuk ayağa kalkılır.
 
Çin atasözü;
Unutma olmasaydı, ne denizciler bir daha sefere çıkar, ne de anneler bir daha doğururdu.
 
Türk atasözü;
Hafıza-i beşer, nisyan ile maluldür. Yani, insan hafızasının unutkanlık gibi bir özrü vardır.

Normal doğum yapabilirmiyim?



Normal Doğum Bekleyen Hastalar İçin Bilgilendirme Risk Saptama Formu
Açıklama:
1.    Bu form ile belirtilen risk faktörlerini kendinize göre işaretlediğiniz takdirde muhtemel vaginal doğum yapma olasılığınızı öğrenebilirsiniz.
2.    Bu formda vereceğiniz cevaplar sadece sizin beklentilerinizi ve bugüne kadar yaşadıklarınızı yansıtmalı. Eğer daha önce arkadaşlarınızdan ve yakınlarınızdan duyduklarınıza göre cevaplar verirseniz doğru sonuç alamayabilirsiniz. Şimdi sorulara geçiyoruz.
 
1-    Normal vaginal doğumun neyi tam olarak ifade ettiğini biliyor musunuz?
a)    Evet
b)    Hayır
c)     Tam olarak değil
 
2-    Normal vaginal doğum yapmayı gerçekten istiyor musunuz?
a)    Evet
b)    Hayır
c)     Henüz emin değilim
 
3-    Normal vaginal doğum yapmanızı sizden daha çok eşiniz veya yakınlarınız mı tercih ediyor?
a)    Ben kendim istiyorum
b)    Daha çok eşim veya yakınlarımın isteği bu yönde
c)     Tam olarak bilemiyorum
 
4-    Gebeliğinizin başından itibaren düzenli ve aynı doktor ile takibinize devam ediyor musunuz?
a)    Evet düzenli gebelik takibimi başından beri aynı doktor ile devam ettiriyorum
b)    Devamlı doktor değiştirdim, şu anda son bir aydır aynı doktorum var.
c)     Hiç kontrole gitmedim.
d)    Doktorlar beni anlamıyor veya ben doktorların dediklerinden bugüne kadar hiçbirşey anlamadım.
 
5-    Kaç yaşındasınız?
a)    20-35 yaş arası
b)    35 yaş üzeri
c)     20 yaş altı
 
6-    Daha önce normal vaginal doğum yaptınız mı ?
a)    Bir veya birden fazla norma vaginal doğum yaptım
b)    Hiç doğum yapmadım
c)     Daha önce doğum yaptım ancak sezeryan ile oldu
 
7-    Herhangi bir tıbbi işlem; iğne yapılması, kan alınması sizi korkutur mu ?
a)    Hayır çok rahatlıkla iğne olurum, kan verebilirim.
b)    İğne yaptırmaktan, kan tahlili vermekten çok korkarım.
c)     Böyle bir şey daha önce hiç aklıma gelmedi
 
8-    Normal vaginal doğum sırasındaki ağrılar hakkında fikriniz var mı ?
a)    Evet, doğum ağrılarının nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
b)    Hayır, bu konuda hiçbir fikrim yok.
c)     Sadece duyduklarım kadarı ile ancak tam kafamda canlandıramıyorum
 
9-    Bu ağrılar sizi korkutuyor mu ?
a)    Doğum ağrılarından korkmuyorum, bebeğime kavuşmak için ağrılara dayanacağım.
b)    Doğum ağrılarından hala çok korkuyorum.
c)     Doğum ağrılarından korkuyorum ama sadece bana anlatıldığı şekli ile belki yaşayınca korkum geçebilir.
 
10- Ağrısız doğum (Epidural anestezi ile vaginal doğum) hakkında bilginiz var mı ? Bunun hakkında doktorunuz sizi bilgilendirdi mi? Ağrısız doğum yapmayı düşünüyor musunuz?
a)    Evet, bu konuda bilgim var, eğer uygun olursa eğidural anestezi ile doğumu deneyebilirim.
b)    Evet, bu konuda bilgim var ama kesinlikle epidural anestezi ile doğumu düşünmüyorum.
c)     Hayır, pek fikrim yok. Ağrılarım başladığı zaman dayanamazsam belki düşünebilirim.
11- Gebeliğinizin son aylarındaysanız doktorunuz size vaginal muayene hiç yaptımı?
a)    Evet, vaginal muayene oldum, doktorum sorun olmadığını söyledi.
b)    Evet, vaginal muayene oldum, ancak doktorum kalça kemiklerimin çok çıkıntılı olduğunu veya buna benzer sorunlar olabileceğini söyledi.
c)     Hayır, hiç muayene olmadım ama daha önce jinekolojik muayenelerimi olmuştum sorun yoktu.
12- Yapılan vaginal muayene sırasında aşırı bir rahatsızlık hissettiniz mi ? Canınız çok yandı mı?
a)    Hayır. Herhangi bir rahatsızlık yoktu.
b)    Evet. Oldukça ağrılı ve rahatsızlık vericiydi.
c)     Evet. Ağrılıydı ama dayanılamayacak kadar değildi.
13- Gebelik takibinizi yapan doktorunuz bir hastanede mi görevli yoksa özel muayenehanesinde mi çalışıyor?
a)    Evet, tam gün bir hastanede çalışıyor.
b)    Serbest hekim muayenehanesinde çalışıyor.
c)     Resmi bir kurumda ve kendi özel muayenehanesinde çalışıyor.
14- Sizi takip eden doktorunuzun çalıştığı hastanede başka Kadın Doğum uzmanları da var mı?İhtiyacınız olduğunda acil durumlarda onlara da ulaşabileceğiniz konusunda doktorunuz sizi bilgilendirdi mi?
a)    Evet, bu konuda bilgim var.
b)    Hayır, tek hekim olarak çalışıyor.
c)     Bunu sormak hiç aklıma gelmedi
15- Ailenizde veya sizde daha önce 4000gr ve üzerinde doğum yapan kimse var mı?
a)    Tosuncuk bebekler bizim ailede hiç olmadı.
b)    Evet ailemizde 4000gr ve üzerinde doğan bebekler var.
c)     Bu konuda pek bilgim yok.
16- Aşağıdaki tıbbi durumlardan herhangi birisi sizde mevcutsa belirtiniz
·         Daha önce sezeryan ile doğum yaptım
·         Daha önce myom nedeni ile ameliyat oldum
·         Son gebelik ayındayım ve bebeğimin hala ters durduğunu (makat gelişi) öğrendim
·         Daha önce bel fıtığı nedeni ile ameliyat oldum.
·         Bebeğimin eşi çok aşağıda duruyormuş
·         İkiz gebeliğim var
·         Tüp bebek yöntemi ile gece kaldım
·         Üçten fazla çocuğum var, yaşım 35’in üzerinde ve tüplerimin bağlanmasını düşünebilirim.
·         Gebelik sırasında şeker hastalığı ortaya çıktı
·         Gebelik sırasında tansiyon yüksekliği ortaya çıktı
·         Bebeğimin tahmini doğum ağırlığı 2500gr altında gidiyor.
·         Bebeğimin tahmini doğum ağırlığı 4000gr üzerinde görünüyor.
·         Gebeliğimin son ayındayım ve bebeğimin suyunun azaldığını öğrendim.
·         Gebeliğimin son ayındayım ve bebeğimin suyunun aşırı arttığını öğrendim.
 
a)    Bu durumlardan hiçbiri bende yok
b)    Bu durumlardan en az biri bende var
c)     Bu durumlar hakkında pek bilgim olmadı. Ne olduklarını bilmiyorum.
 
Sonuçların yorumlanması:
(A) ŞIKKI  CEVAPLARINIZIN ÇOĞUNU OLUŞTURUYORSA  VAGİNAL DOĞUM YAPMA ŞANSINIZ 70  CİVARINDA DIR
(B) ŞIKKI  CEVAPLARINIZIN ÇOĞUNU OLUŞTURUYORSA  VAGİNAL DOĞUM YAPMA ŞANSINIZ 50 
SEVİYELERİNE İNER
(C) ŞIKKI CEVAPLARINIZIN ÇOĞUNU OLUŞTURUYORSA  SEZERYAN GEREKLİLİĞİ GÜNDEME  GELMEKTEDİR DOKTORUNUZUN ÖNERİLERİNİ DİKKATE ALMALISINIZ

Lohusalık dönemi önerileri



LOHUSALIK DÖNEMİ VE ÖNERİLERİMİZ
 
            Lohusalık dönemi bebeğinizin doğumundan itibaren sürecek altı haftalık süreyi ifade etmektedir. Bu süreç içinde karşılaşabileceğiniz çok basit olaylar veya çok ciddi sorunlar olabilir. Bu sorunlar ile çoğu zaman aile içinde büyüklerin önerilerine göre çözümler bulunmaya çalışılır. Oysa bu çözümlerin bazıları gerçekten telafisi mümkün olmayan hasarlara yol açabilir. Lohusalık dönemi içinde erken ve geç olarak iki ana bölümü ele almak gerekir. Doğum şekline bakılmaksızın loğusalık aynı aşamalardan geçer. Doğum sonu hastanede geçen zaman normal doğum için bir gün sezeryan doğumda iki gündür. İlk 24 saat ile 6 hafta arasında geçen dönem
 
Hastaneden taburcu olurken tavsiyelerimiz
 
            Şu anda sağlıklı olarak sizi evinize gönderiyoruz. Yapmış olduğunuz doğum ve sonrası dönemde önerilerimiz bu dönemi en iyi ve en keyifli şekilde geçirmenizi sağlayacaktır. Evde bu güne kadar kullanmış olduğunuz tüm ilaçlarınıza vitamin ve demir ilaçlarınız varsa kalsiyum ilacınıza aynen devam edin, en az 6 hafta bu ilaçları kullanın .Bu güne kadar bebeğinizi göbek kordonu vasıtası ile beslediniz. Artık bebeğinizi verdiğiniz süt ile besliyorsunuz. Bu nedenle tümilaç takviyelere ihtiyacınız var.
 
            Aldığınız gıdalar içinde bol sıvı olmasına özen gösterin. Süt salgısı için günde en az 2-2.5 lt su ve sıvı gıda almanız gereklidir. Bu amaçla şekerli tatlı gıdalar (helva, tatlı, pasta, bol şekerli komposto vb )almayın. Yeterli su alırsanız süt miktarınız ve sütünüzün içeriği bebeğinize yetecektir. Günde en az 30 dak süren ve toplam 2 saati bulan emzirme seansları oluyorsa bu sizin günde 2000-3000 kalori vermenizi ve gebelik sırasındaki kilolarınızdan kurtulmanızı sağlayacaktır. Bu amaçla ayrıca diyet yapmanıza da gerek kalmayacaktır.
 
            Doğum şekliniz sezeryan da olsa aynı gün duş şeklinde banyonuzu alabilirsiniz. Ayakta duş şeklinde yapacağınız banyo sizi rahatlatır. Sezeryan dikiş yeriniz için doktorunuz aksini belirtmedikçe ilave pansuman yapmanıza gerek yoktur. Temiz ve kuru kalmasını sağlarsanız, göbeğinizin yara yeri üzerine katlanmasını engellerseniz dikiş yeriniz kısa zamanda iyileşecektir. Dikişleriniz cilt altı estetik dikiş diye bilinen vicryl veya prolen ile yapılmıştır. Dikiş yerinizin büyüklüğü bebeğinizin geçebileceği kadar açılmıştır. Daha büyük veya daha küçük olması herkese göre değişebilir.
 
            Normal doğum yapmışsanız epizyotomi denilen dikişleriniz olacaktır. Bu kesi yeri bebeğinizin doğum kanalından daha kolay geçmesi ve sizin dokularınızın kontrolsüz yırtılmaması için yapılmıştır. Dikiş yerlerinizi size verilen savlon veya batticon yardımı ile günde 4-6 kez pansuman yapabilirsiniz. Daha sonra kuru kalmasını sağlarsınız en hızlı şekilde iyileşecektir.
 
            Karnınızın şekli veya büyüklüğü sizi ürkütmesin, doğum sonu 6 hafta içinde vücudunuz eski haline gelecektir. Karnınız için fazladan korse veya benzeri şeyler kullanmanıza gerek yoktur. Karın kaslarınız gebelik süresince aşırı gerildiği için doğum sonrası hemen eski haline gelemez. Kaslarınızın gevşek olması karnınızın sarkık görünmesine neden olur. Bu görüntüde 6 hafta içinde eski haline kavuşacaktır
 
Ortaya çıkacak sorunlar:
·         Doğum sonu dönemde evinizde 38.5 C üzerinde ateşiniz olursa,
·         Size göre fazla olan vaginal kanamanız varsa
·         Kötü kokulu vaginal akıntınız oluyorsa
·         Karnınızda normalden farklı olduğunu düşündüğünüz ağrı veya hassasiyet varsa
·         Göğüslerinizde ağrılı bir şişlik, kızarmış ve sıcaklık artış varsa ve göğüsler arasında anlamlı büyüklük farkı oluşuyorsa
·         Bacaklarınızda ağrılı şişlik, kızarıklık, iki bacak arasında kalınlık farkı varsa
·         El ve ayaklarda ani ortaya çıkan şişlik el ve yüzde de oluştuysa
·         Görme bulanıklığı, enseden başlayan başağrısı, göz önünde sinek uçuşması, karın sağ üst bölgesinde veya göğüs kafesi tam orta alt ucunda bir ağrı varsa
·         Şiddetli öksürük ve balgam ile beraber, ateşiniz 38.5 C üzerinde, nefes alırken göğüs kafesinde batma, nefesinizi kesecek kadar ağrı oluşuyorsa
·         Gözlerinizde veya cildiniz de sarılık olduğunu fark ederseniz
·         Sezeryan dikişi veya normal doğum epizyo dikiş yerlerinizde dayanamayacağınız kadar ağrı, kızarıklık, sıcaklık artışı, renk değişikliği görüyorsanız
Doktorunuz ile veya hastaneniz ile temasa geçiniz.
 
 
Doğum sonu egsersiz başlama zamanı:
            Doğum sonu ilk 6 hafta fiziksel aktivite olarak kendinizi kısıtlamanız gereken bir dönemdir. Normal doğum sonrası 4-6 hafta arasında normal fiziksel faaliyetlerinize dönmeniz mümkündür. Sezeryan doğum sonrası 6-8 haftada egsersiz ve fiziksel aktiviteler için uygun zamandır. Bir aerobik merkezinde antrenor veya fitness hocası eşliğinde uygun fiziksel hareketler ile eski formunuza kavuşabilirsiniz. Erken dönemde karın duvarını zorlamayacak yer hareketleri takiben tüm hareketlere geçebilirsiniz.
 
Doğum sonu cinsel hayatınız:
            Doğum sonu 6 hafta lohusalık süresi cinsel kısıtlama için yeterlidir. Altıncı hafta sonrasında vaginal kanama veya benzeri şikayetleriniz yoksa çiftler arasındaki uyum içerisinde cinsel hayatınız eski haline dönebilir. Bu dönemde gebelikten korunma yöntemlerinin uygulanması gerekir. Yumurtlama fonksiyonu normale dönebileceği için emzirme döneminiz devam etsede gebelikten korunmaya başlamanız gereklidir. Eğer çalışıyorsanız 8 haftalık doğum sonu izninizi takiben işe başlayabilirsiniz.
 
·         Kanama
·         Ateş
·         Bacak damarlarında iltihaplanma (Tromboflebit-Derin ven trombozu)
·         Süt birikmesi (Meme iltihabı Mastit)
·         Hemoroid şikayetleri
 
KANAMA
            Bebeğinizin hemen doğumundan sonra en geç 1 saat içinde bebeğin eşi yani plasenta doğacaktır. Bu süreç içinde ciddi kanamalar hayati tehlike yaratabilir. Doğum sonrası erken dönemde yani 1 gün içinde çeşitli nedenlere bağlı olarak bu kanama riski devam edecektir. Tıbbi gözetim altında iken en önemli takip kriterlerimizden birisi, annenin kanama miktarını izlemektir. Kanama miktarı annenin gün içinde değiştirdiği ped miktarı ile ölçülebilir. Farkına varılmayan ciddi miktarlardaki kanamalar anne hayatını tehlikeye sokabilir. Doğum sonu kanama sebepleri arasında en çok doğum kanalındaki yırtıklar , rahimin kasılamaması atoni kanaması, Plasenta ve zarlara ait parçaların rahim içinde kalması, kan pıhtılaşma bozuklukları vb. yer almaktadır. Normal doğum sırasında uygunsuz baş gelişi gibi durumlarda veya bebeğin çok iri yani 4000 gr'ın üzerinde olması halinde doğum yırtıkları görülebilir. Aynı sebepler sezaryen doğumda da geçerlidir. Diğer nedenler ise rahimin yeterince doğum sonu kasılamamasıdır. Eğer doğum çok uzun sürdü ise rahim aşırı derecede zorlanmıştır. Bebek çok iri ise , suyu çok fazla ise, çoğul gebelik ikiz veya üçüz olması söz konusu ise atoni kanaması daha sık görülür. Bu saydığımız kanama sebepleri ve sonuçları açısından hastanede olduğunuz süre boyunca tıbbi personelimiz tarafından izleneceksiniz. Ortaya çıkabilecek istenmeyen durumlar karşısında her an müdahaleye hazır bir tıbbi ekibin varlığı sizi bu konuda rahatlatmalıdır.
 
ATEŞ
            Doğum sonu ciddi sorunlardan birisi de ateşin görülmesidir. Derece ile ölçülen 38.5 C den yüksek ateş varlığı müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Sebepleri çok çeşitlidir. İlk sırada vücutta yeterince sıvı kalmamasıdır. Yeterince sıvı alınmadı ise vücut sıcaklığı artacaktır. Ateşin bilinen en sık nedeni enfeksiyondur. Ortaya çıkan enfeksiyonlar arasında en önemlisi rahim içi enfeksiyondur. Endometrit olarak bilinir. Doğum öncesi su kesesinin çok önceden açılması su kesesi ve zarlarının enfekte olması sonucunda görülür. Uygun asepsi ve antisepsi yani enfeksiyondan korunma yöntemleri de çok önemlidir. Eskilerin lohusalık humması diye bildikleri durum budur. Sterilizasyon yöntemlerinin olmadığı dönemlerde doğum sonu anne kayıplarının en büyük nedeni olarak yer alan enfeksiyon , bu gün bazı tıbbi durumlar halinde görülmektedir. Geliştirilmiş antibiyotikler sayesinde çok ileri aşamalar haricinde , tamamına yakını tedavi edilebilmektedir.
 
VARİSLER VE DAMAR İLTİHAPLANMASI
            Doğum öncesi dönemde bacaklarda toplardamar genişlemesi görülür. Bunlara varis adı verilir. Genişleyen damarlar içinde kan akımı yavaşlaması doğum sonrası dönemde çeşitli nedenler ile iltihap gelişebilir. Bu duruma tromboflebit veya derin ven trombozu isimleri verilir. Tedavisi antibiyotikler ateş düşürücüler ve kan akımını kolaylaştıran kanı sulandırıcı diye bilinen ilaçları kapsar. Bu süreçte tam yatak istirahati de verilir
 
MEME İLTİHABI (MASTİT ) GÖĞÜSLERDE SÜT BİRİKMESİ (MEME ANGORJMANI)
            Doğum sonu bebeğinizin en önemli ve tek besin kaynağı anne sütüdür. Eğer doğru emzirme ve süt verme teknikleri uygulanmaz ise hem bebeğiniz yeterince beslenemez aç kalır, hemde göğüslerinizde süt birikir.
            Doğru emzirme teknikleri çok ayrıntılı bir konudur. Başlık olarak şöyle söz edebiliriz. Bebeğiniz her istediği an süt verebilirsiniz. Süt verirken rahat bir koltukta kollarınızın altında destek alarak bebeğinizi kucağınızda çok rahat şekilde tutmanız gerekir. Emzirme sırasında meme başı ve çevresindeki kahverengi halka bebeğinizin ağız içine tamamen girmelidir. Sadece meme başını bebeğinizin ağzına verirseniz hem süt gelmez, süt gelmeyince bebeğiniz daha çok çeneleri ile göğüs ucunuzu ezer sonuçta meme başı çatlakları oluşur. Meme başı çatlakları bir süre sonra bebeğinizin ağzında bulunan bakteriler ile enfekte olur. Ortaya meme iltihabı çıkar. Göğüste süt birikirse yeterince boşaltılmaz ise toplanan süt; iltihap oluşumuna neden olur.
 
            Süt birikmesi ve sonuçları: Yapılması gerekenleri şöyle sırlayabiliriz. Doğum sonu emzirme hemen başlanmalıdır. İlk gelen süt kolostrum diye bilinir ve bebeğiniz için çok değerlidir. Takip eden saatlerde de süt salgısı yeterince olmasa da emzirmeye devam etmek gereklidir. Eğer bebeğinizin kendisi emme gücü iyi değil ve sütü alamıyorsa el pompası veya elektrikli süt pompaları yardımı ile süt sağılabilir. Toplanan süt hemen bebeğinize verilebilir veya buzdolabında 24 saat süre ile saklanabilir. Hemen süt bebeğinize verilmeyecekse derin dondurucuda süt poşetleri vasıtası ile dondurarak da saklanabilir. Tüm bu önerilere rağmen göğüste süt birikmesi var ve meme iltihabı olduysa göğse sıcak kompres yapılarak süt akımı kolaylaştırılır. Göğüs üzerine meme başına doğru ışınsal şekilde masaj yapılır. Göğüs üzerinde kızarıklık varsa bu bölgede sıcaklı artışı da varsa meme iltihabı olarak değerlendirilir. Ateş düşürücü parasetamol grubu (Parol tab, Tamol tb vb )ilaçlar ve uygun antibiyotik seçimi tedavinin ilk aşamasıdır. Eğer sert kitle şeklinde ağrılı bir oluşumda varsa meme apsesi için uyarıcı olmalıdır. Bu durumda cerrahi olarak boşaltılması ve daha yüksek dozlarda antibiyotik ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılması gerekir. Meme apsesi emzirmeyi geçici olarak da olsa kesmenizi gerektirebilir, iyileşme sonrasında tekrar emzirme başlamalıdır. Eğer tedaviler nedeni ile veya başka bir sebep ile emzirmeyi kesmeniz gerekiyorsa almanız gereken tedavi parlodel tab, dopergin tab, dostinex tab şeklinde düzenlenecektir.
 
Lohusalık Depresyonu
            Güzel bir lohusalık dönemi , annenin huzur ve keyif içinde olduğu , ailesi ile zaman geçirdiği oranda daha da güzelleşecektir. Ancak bu dönem her zaman istenildiği gibi olmayabilir. Lohusalık döneminde salgılanan progesteron hormonunun da etkisi ile bazı annelerde lohusalık depresyonu denilen bir tablo ortaya çıkabilir. Bazı anneler bebeklerini kabul edemezler. Bebeklerini reddederler. Emzirmek istemeyebilirler.
 
Lohusalık Psikozu
            Lohusalık döneminde bazı gebeler de çok nadiren de olsa aşırı agresiv davranışlar ile karakterize, zaman ve yer kavramlarının tamamen ortadan kalktığı, kendisine ve çevresine zarar verebilecek bir durum içine girebilir. Bu tablo oldukça ciddi ve kapsamlı bir psikiyatrik desteği gerektiren durumdur.
 

Doğum eyleminde anneye yardım-2



EYLEMİN BİRİNCİ EVRESİNDE İZLEM
Doğumun birinci evresi silinme ve dilatasyon evresidir. Kendi içinde latent, aktif ve geçiş fazlarını içerir.
a) LATENT FAZ
            Düzenli kontrasiyonların varlığı ile başlar.silinme tamamlandığında dilatasyon 2-3 cm. olduğunda sonlanır.Primiparlarda bu dönem 8-9 saat sürer.20 saati geçmemesi gerekir.Multiparlarda ise yaklaşık 5-6 saat olup,14 saati geçmemesi gerekir. Latent fazda kontraksiyonların şiddeti hafiftir.15-30 dakikada bir gelir ve 15-30 saniye sürer.Anne ağrıyla baş edebilir,onuşmaya meğillidir,gülümseyebilir. Heyecanlı olabilir hemşirenin anneyi desteklemesi gerekir.Fiziksel parametrelerin değerlendirilmesi:
1- Vücut ısısı 37,5 derece üzerinde olmadığı sürece her 4 saatte bir,yükselmişse saatte bir değerlendirilir.Isısadaki yükselme enfeksiyona veya dehidratasyona bağlı olabilir.
2- Kan basıncı, nabız ve solunum saatte bir değerlendirilir. TA: 140-90, NDS:100 ve üzeri ise, doktora bildirilir.Vital bulgular kontraksiyon aralarında ölçülür.
3- Uterus kontraksiyonları; sıklık, yoğunluk ve süre açısından kardiotokografi ve palpasyonla değerlendirilir.
4- Fetal Kalp Hızı(FKH); Eğer bir risk yoksa saatte bir, risk varsa 120-160vuru/dk. Arasında uzun süre kalıncaya kadar her 30dk.da bir 10dk.boyunca takip edilir. Tercihen sürekli bağlı tutulur. FKH bir kontraksiyon boyunca ve kontraksiyondan sonra en az 15sn. daha dinlenerek deselerasyon gelişip gelişmediğinden emin olunur. Anne nabzı ile FKH’nın karıştırılmaması için annenin radyal nabzı aynı anda palpe edilir.
5- Annenin pozisyonu; vaginal kanama, fetusun angajmanını engelleyecek prezentasyon ve pozisyon bozukluğu yoksa kontraksiyonların olmadığı sürelerde anne ayakta dolaşması için desteklenir.
6- Solunum Egzersizleri; anne doğum öncesi eğitim almamışsa Lamaze solunum teknikleri öğretilerek uygulatılır.
 
a-İlk Düzey(yavaş)
Muntazam bir solunumla başlar ve biter.Bu modelde nefes burundan alınıp, kaşıktaki yemeği üfler gibi dudaklar büzülerek ağızdan verilir. Bu solunum sırasında sadece göğüs duvarı hareket eder ve solunum hızı dakikada 6-9kez yada 15saniyede 2kezdir.
b-İkinci düzey(orta)
Muntazam bir solunumla başlar ve biter. Nefes sessizce ağızdan alınıp verilir. Hızı 5saniyede 4solunumdur. Tüm vücudu gevşetmek için kullanılır.
c-Üçüncü düzey(hızlı)
Muntazam bir solunumla başlar ve biter. Tüm solunumlar ritmik olarak ağızdan alınıp verilir.Nefes vermeye “hii” yada”hoo” sesi eşlik eder.Hızı saniyede 2kez olacak şekilde ayarlanır.
d-Abdominal Solunum
Nefes alma sırasında abdomen dışa doğru, nefes verme sırasında içe doğru çekilir. Solunum hızı dakikada 6-9kezdir.
e-Hızlı Yöntem
Anne prenatal dönemde solunum tekniklerini öğrenmedi ise eylemin aktif fazında hemşirenin anneye öğreteceği solunum şeklidir.Ağızdan 2kısa üflemeyi 1uzun üfleme takip eder. Nefes verme üfleme şeklindedir ve abdominal solunum kullanılır.
 
b)AKTİF FAZ
            Servikal açıklık 5cm olduğunda başlar, 8cm olduğunda sona erer.Dilatasyon kanaması gözlenir. 2-3 dakikada bir gelen 50-60saniye süren orta şiddette kontraksiyonlar vardır. Kontraksiyonların sıklığı ve şiddeti arttığı zaman vaginal muayene ile dilatasyon, efossman, pozisyon ve prezentasyon takibi yapılır. Yan yatar pozisyon ve anneye sırt masajı yapmak, enseye ve alnına soğuk kompres uygulamak rahatlığı sağlar. Hidroterapi faydalıdır. Kontraksiyonlar düzenli ve oturmuşsa ve 1-2h. İçinde doğum beklenmiyorsa, Analjezik destek sağlanabilir.
Bundan sonra gebe yatakta kalmalı ve güvenliği sağlanmalıdır. I.V. sıvı takviyesi dehidratasyonu önler. Mesane distansiyonunu engellemek için 1-2h.de bir idrarı yaptırılır.
 
c)GEÇİŞ FAZI
            Servikal dilatasyon 8cm.den 10cm.ye ulaşır. Silinme 100’e ulaşır.Fetüs hızla aşağıya iner. Primiparlarda 3h. Multiparlarda 1h.den fazla sürmemelidir. Steril vaginal muayene daha sık yapılır. Kontraksiyonlar 1-2dk.da bir gelip 60-90sn. sürer. Anne tüm enerjisini eylemle baş etmeye harcar, endişeli ve huzursuzdur.Hiperventilasyon, yorgunluk, konuşulanları anlamakta güçlük, kontraksiyon sırasında öfke yaşama, bulantı, kusma, hıçkırık, terleme, bacaklarda ve kaslarda kramplar rektumda hissedilen baskı hissinin artması gözlenir. ANTA takibi her 30dk.da bir yapılmalı, FKH sürekli izlenmelidir. Ağız kuruluğunu gidermek için bir iki yudum su veya buz parçaları verilebilir. Anneye solunum tekniklerinin bizzat uygulatılması ve cesaretlendirilmesi yararlıdır.
 
 
EYLEMİN İKİNCİ EVRESİNDE İZLEM
            Eylemin ikinci devresinin başladığını gösteren belirtiler,serviksteki dilatasyonun hızlanmasına bağlı artan dilatasyon kanaması, prezante olan kısmın rektuma yaptığı baskıya bağlı annede defekasyon hissinin uyanmasıdır. Annede bu his geliştiğinde bebeğin doğması çok yaklaşmış ve ikinci devre başlamış demektir. Her kontraksiyon ile anne ıkınmaya başlar ve itilen baş perineyi kabartır. Primipar anneler, serviks tam dilate olduğunda ve baş perineye ulaştığında doğum masasına alınır. Multiparlar ise serviks 7-8 cm.dilate olduğunda doğum odasına alınır. Çünkü multiparlarda servikal açıklık 7-8 cm’ye ulaştıktan sonra eylem çok hızlanır.
 
 
DOĞUMHANEDE ANNENİN BAKIMI
            Doğumdan kısa bir süre önce doğum odası hazırlanır. Doğumhanede aseptik koşulların sağlanması için gerekli olan prensipler ameliyathanede olduğu gibidir.
            Annenin odasından doğum odasına geçirilişi sırasında rahatının ve güvenliğinin sağlanması önemlidir. Bu transfer işlemi iki ağrı arasında yapılmalı ve gecikilmemelidir. Perine kabarmışsa annenin doğum masasına geçebilmesi için hareket etmesi güçleşir.Eğer doğum hemen olacak gibi görünüyorsa kadın için yatakta doğum yapması daha güvenlidir. Bu durumda annenin doğum masasına alınması, bebek doğduktan ve kord klemplenip kesildikten sonraya ertelenir.
            Bu devrede annenin desteğe çok ihtiyacı vardır. Her kontraksiyon ile anne bebeğini itmeye başlamıştır. Annenin bu itici gücünü en iyi nasıl kullanacağı ona açıklanır. Kontraksiyon başladığında hemşire anneye, iki kısa nefes almasını sonra üçüncü nefesini alıp tuttuktan sonra doğum masasının kenarlarından tutunarak, abdominal kasları ile bebeği aşağı doğru itmesini söyler.
Bu itme sırasında, valsalva manevrasının fizyolojik etkisinden kaçınmak için yavaşça nefes verilmesi tercih edilir. Bu yöntem ile kadın birkaç kez derin solunum yapar, sonra nefesini 5-6 saniye tutar ve bebeğini aşağı doğru iterken, üfler gibi ağzından çok yavaşça nefes verir. Eğer anne ağzını açarak bağırırsa, kontraksiyonların doğuma bir faydası olmaz.
            Kontraksiyon arasında annenin tam gevşemesi ve dinlenmesi sağlanır. Bu sırada anne tükenmiş görünmesine rağmen kontraksiyonlar ile birlikte bebeği itmeye yeterli gücü hala vardır. İtme eforuna bağlı terlemesi artmıştır. Alnının ve yüzünün soğuk bir kompres ile silinmesi anneyi sakinleştirir.Yine isterse ağzına birkaç yudum su vermek yada buz parçası koymak da anneyi rahatlatan önlemlerdir.
            Anneyi erken doğum masasına almak, onu litotomi pozisyonunda uzun süre bekleterek yormaya ve sterilitenin bozulmasına sebep olacağından doğru değildir.
Kan basıncı ve FKH, kontraksiyonlar arasında izlenir ve kontraksiyonlar sürekli değerlendirilir. Hemşire itme eforu için kadına yardımı sürdürmelidir.
 
Annenin Pozisyonu
            Anneye doğum için yatakta, doğum iskemlesinde ya da doğum masasında pozisyon verilir. Doğum masasında ayaklık sık kullanılmamakla birlikte eğer varsa, bacağa yapacağı basıncı azaltmak için destekli (yumuşak) olması tercih edilmeli, yüksekliği ve açısı uygun olmalı, postpartal vasküler problemlere neden olacak şekilde dizlerin altına basınç yapmamalıdır. Doğum masasının baş kısmı, annenin iyi ıkınabilmesi için 30-60 derece yükseltilmeli, yanlardan tutup ıkınma sırasında kendini yukarı çekebileceği tutacakları olmalıdır.
            Doğum için sırtüstü litotomi,semi fowler litotomi, çömelme, ayakta durma, oturma, yan yatma gibi annenin seçebileceği muhtelif pozisyonlar vardır. Son iki yüzyıldır sırtüstü-litotomi pozisyonu, doğum sırasında ençok kullanılan pozisyon olmuştur. Günümüzde de bu pozisyon, yeni teknolojinin kullanılmasına izin verdiği için yine geçerliliğini korumaktadır.
Litotomi pozisyonu, asepsinin korunmasında, FKH’nin değerlendirilmesinde ve epizyotomi işleminde kolaylık sağlar. Bunun dışında fetusun ve annenin sağlığı ve rahatı düşünüldüğünde bazı dezavantajları vardır.Bunlar:
·         Düz yatış sırasında uterusun diyafragramaya basınç yapması nedeni ile anne, solunumda güçlük yaşar.
·         Uterusun serviksi, pelvis girimi yerine, simfisiz pubise yönelir.
·         Kusmuğun aspire edilmesi daha kolaylaşır.
·         Üst bacağın fleksiyonu sırasında perine ve vajinanın sıkılması, epizyotomi, ihtiyacını artırır.
·         Masa ayaklıkları dizaltına aşırı baskı yapabilir.
Yukarıda sayılan dezavantajlar litotomi posizyonundaki kadının başının ve sırtının hafif yükseltilmesi ile minimuma indirilir.
 
 
Doğumhane Hazırlığı
 
Derinin Yıkanması ve Örtülmesi
            Bacakların iç kısımları, abdomenin aşağı kısımları, vulva ve anal saha antiseptik bir solüsyonla yıkandıktan sonra örtülür. Bu işlem için kullanılan bütün materyaller steril olmalı, hemşire maske,bone ve steril eldiven kullanmalıdır. Anne doğum masasına alındıktan sonra ona ne yapılacağı açıklanmalıdır.Hemşire bütün malzemeyi en yakına koymalı ve hazırlanarak hastayı yıkamalıdır. Eğer deride müküs ve kan birikintisi varsa öncelikle bu birikintileri kaldırmak gerekir.Yıkama sırasında spançlar yukarıdan aşağı doğru tek darbede kullanılmalıdır.Örn; Anüse değen spancı tekrar vulvaya değdirmemelidir. Perineal sahanın yıkanmasında kullanılan sistematik metod aşağıda gösterilmiştir.
 
1- Kuru steril bir spanç, vajinal açıklığın önüne konularak yıkama solüsyonunun vajinaya kaçması önlenir.
2- Antiseptik solüsyona batırılmış bir spançla, mons pubis ve abdomenin alt kısımları, önce alttan başlamak üzere yıkanır.
3- Diğer bir spançla üst bacağın birinin içe bakan yüzü kasıktan başlamak üzere kavisler yaparak dize doğru yıkanır. Aynı işlem diğer bacakta tekrarlanır.
4- Labium majus ve anal sahanın bir kısmı yukardan aşağı doğru bir kerede yıkanır. Aynı işlem labium majus ve anal sahanın diğer kısmı için tekrarlanır. Vajinal açıklıkta tutulan spanç atılır, ıslatılmış bir spançla vulva yukardan aşağı doğru bir darbede yıkanır. Bu işlem iki kez tekrarlanır.
5- Diğer bir spançla kalçaların doğum masasına yakın kısımların her biri için ayrı spanç kullanılarak dıştan içe doğru yıkanır.
 
            Vulvanın yıkanmasından sonra hazırlanan saha steril örtülerle örtülür. Önce bacaklar kasıklara kadar örtülür, sonra kalçaları altı, daha sonrada abdomen örtülür.
            Deri sadece temizlenmiştir,steril değildir.Onun için doğum ve muayeneler sırasında deriye değmemeye çalışılmalıdır. Eğer örtü amnios mai ile ıslanmışsa sterilliği bozulmuş olur, çünkü amniotik mai anüsten geçerek örtüye akmıştır. Mümkünse değiştirilmelidir, değilse değmemeye çalışılmalıdır.
 
Diğer Hazırlıklar: Malzemeler, kompres ve spançlar steril örtüler içinde hazırdır. Anneyi hazırladıktan sonra malzeme masası doğum masasının yanına, kolay yetişebilecek bir yere yaklaştırılır.Özel durumlar için gerekli olan malzemeler steril örtülerinden açılmadan hazır bulundurulur.
            Bebeğin doğduktan sonra bakımı için gerekli malzeme bebek ünitesi üzerine hazırlanır ve bebek steril örtü ile örtülür.
            Bütün bu hazırlıklar yapılırken doğumu yaptıracak kişide aynen ameliyata girecek gibi yıkanır ve giyinir.
 
Bebek Doğumu: Her kontraksiyonla ile ilerleyen başın hızla çıkmaması için vulvadan el ile bebeğin başı desteklenir. Başın hızla doğumu sırasında derin yırtıklar olabilir.Bundan dolayı başın doğumu çok yavaş olmalıdır. Başın doğumu iki kontraksiyon arasında olur ise daha kolay kontrol edilir.Bu sırada annenin sık sık nefes alması sağlanarak ıkınması önlenir.
            Doğum yaptıran kişi baş perineyi kabartığında ve labialar açıldığında, elini bebeğin başı üzerine koyarak başın süratle atılmasını önler. Oksiput üzerinde baş tutulurken, perineden bebeğin çenesi yukarı doğru itilir( ritgen manevrası). Bu manevrada doğum yaptıran kişi steril bir havluyu parmak uçlarını örterek, anal bölgede bebeğin çenesini yukarı doğru iter.Bu sırada diğer el bebeğin başını desteklemeye devam eder. Başın doğmasından hemen önce son birkaç kontraksiyonda anne ıkındırılmaz. Doğumu yaptıran kişinin kontrolu altında baş perineden kurtarılır.
            Başın doğumundan hemen sonra bebeğin boynu palpe edilerek umblikal kordun dolanıp dolanmadığna bakılır. Dolanmış ise iki klemp konarak kord kesilir.
            Baş doğduktan sonra eksternal rotasyon yapar.Bu sırada bebeğin ağız boşluğu bir spançla silinerek,mukus uzaklaştırılır. Bundan sonra baş iki el ile tutulur ve hafif aşağı doğru çekilerek üst omuz simfisis pubis altından, yukarı doğru alt omuz perineden kurtarılır.
            Bu uygulamalar çok nazik olmalıdır.Brakial pleksusu, köprücük kemiğini ve kolun sinir sistemini incitmekten kaçınmalıdır.Traksion çekme işlemi orta derecede ve sadece bebeğin uzvunun aksi yönünde olmalıdır. Boynu bükmekten kaçınmalıdır. Parmaklar ile aksilladan tutulmamalıdır. Bu iki hareket kol sinirlerinin zedelenmesine sebep olacağından tehlikelidir.
 
İri Bebek: Omuz takılması baklaniyorsa Mc Roberts Manevrası hazırlığı yapılır. Bacaklar kalçadan tam fleksiyona getirilir. Pubis üzerinden yumrukla omuzlara basılarak geçiş kolaylaştırılır.
            Vücut doğduktan sonra bebek ayaklarından ve başının altından tutularak baş aşağı tutulur. Umblikal kord klemplenir ve kesilir. Bebek bakımı için steril bir örtüye alınarak bebek ekibine teslim edilir.
            Umblikal kord klempleninceye kadar bebek anne hizasında tutularak 50-100ml kanın plesentadan bebeğe akışı sağlanır. Eğer anne hizasından yüksekte tutulursa kanın, yenidoğandan plesentaya geri dönüşü gibi istenmeyen bir durum ortaya çıkar.Kordun, bebek doğduktan sonra 30 saniye içinde klemplenmesi en sağlıklı olanıdır. Çünkü plesentadan bebeğe fazla kan akımı da polisitemi ve hiperbilirubinemi gibi komplikasyonlara yol açabilmektedir.
 
 
EYLEMİN ÜÇÜNCÜ DEVRESİNDE İZLEM
Plesantanın Doğumu
Bebeğin doğumundan sonra, plasentanın ayrılıp ayrılmadığını anlamak için aşağıdaki belirtiler gözlenir:
·         Fundusun umblikus üzerine yükselmesi,
·         Uterusun uzun şekilden yuvarlak şekle geçmesi,
·         Vajinadan ani bir kanama olması
·         Umblikal kordun uzaması,
 
            Plasentanın ayrılmasından sonra el ile uterusun fundusuna masaj yapılarak uterusun daha çabuk kontrakte olması sağlanır. Masajdan sonra karın üzerinden fundus hafifçe pelvis girimi doğrultusunda bir el ile bastırılırken, diğer el ile umblikal kord nazikçe çekilerek plesantanın çekilmesi sağlanır. Fundusa hoyratça ve uterus sertleşmeden bastırmak, uterusun inversionuna sebep olur ki bu da önemli bir komplikasyondur. Eğer plesanta hemen çekilip alınırsa, uterus içinde membran veya kotiledon parçası kalabilir. Anneyi litotomi pozisyonunda ıkındırmak da,plesantanın atılması için kullanılan diğer bir tekniktir.
 
            Plesanta ve membranlar doğduktan sonra derhal kontrol edilmelidir. Plesanta ve membranlarda bir eksiklik, uterus içinde parça kaldığını işaret eder. Parçanın derhal çıkarılması gerekir. Çıkarılmadığı taktirde kanama ve enfeksiyona sebep olur ki bunlarda ciddi pospartum komplikasyonlarıdır.
 
            Plesantann doğumunu takiben vajinadan ani bir kanama olur. Bu plesanta arkasında biriken hemorajdir. Uterus kasları bundan sonra kontrakte olarak sertleşir.Uterusun kasları kontrakte olurken damar ağızları da sıkışarak kapanır. Böylece kanama azalır. Bu kontraksiyonu hızlandırmak için masaj yapılır ve methergin + sypitan (Dr.Orderına göre) İ.M. veya I.V. olarak uygulanır. Genellikle uygulanan doz 5 ünite synpitan ve 1 amp. Methergin I.M. ‘dir.
            Damaryolu açıksa I.V. uygulanır. Hipertansiyon varsa methergine yapılmaz.
            Fundus normal olarak palpasyonda orta hatta ve umblikusun altında olmalıdır. Farklı olması mesane doluluğuna ya da içinin kanla dolduğuna işaret eder.
            Annenin abdomeninde fundus üzerine hafif hafif masaj yaparak uterusun sertleşmesi sağlanır. Eğer uterus gevşek ise masaja devam edilir,masaj sırasında fundus içe ve aşağı doğru hafif bastırılarak uterus içindeki kan pıhtılarının çıkması sağlanır. Çünkü içi dolu olan uterus yeterli kontraksiyon yapmaz.

Doğum sonu anneye yardım


 
DOĞUMDAN SONRA ERKEN POSTPARTUM PERİOD
            Postpartum devre plesantanın doğumu ile başlar.Bu period başladığında anne henüz doğum odasındadır, daha sonra yatağına götürülen annenin bu periodda devamlı gözleme ihtiyacı vardır. Doğumdan hemen sonra postpartum period doğum eyleminin 4 ncü devresi olarak kabul edilir. Genellikle 1-4 saat süren buperiyod, annenin durumu stabil oluncaya kadar sürer.
            Doğumdan ve epizyotomi tamirinden sonra vulva steril bir spançla temizlenir. Bacaklar ve kalça kurulanır ve perineye steril bir ped konularak anne yatağına sedye ile götürülür. Eylemin sonunda çok yorgun ve üşümüş olan annede titremeler görülebilir. Bu durum iç ve dış vücut ısısındaki farklılıktan kaynaklanır. Bir diğer teoride anne dolaşımına giren fetal hücrelere bir reaksiyon olduğudur. Bu titreme ciddi değildir ancak anneyi sıcak battaniyelerle örterek rahatlandırmaya çalışılmalıdır.
            Odasında yatağına alınan hastaya TA, NDS vb ilk vital bulguları alınır, kanama kontrolü yapılır. Yapılacak takip hakkında ve hastanın yapması –yapmaması gerekenler hakkında öneriler anlatılır, beslenme ve emzirme tavsiyelerinde bulunulur
 
Postpartum takip kriterleri
·         Tansiyon
·         Nabız
·         Solunum
·         Ateş
·         Kanama(yok. az+, orta++, çok+++)
·         İnvolüsyon(+1:Göbek hizasının 2cm üstü, 0: Göbek hizası, -1:Göbekten 2cm.aşağısı,-2:Simphis pubis seviyesi). Doğum sonu göbek seviyesi altında ve kontrakte olmalıdır.
·         Epizyo bölgesi(Temiz:0, Kanama var:+, Kanama çok:++, Hematom:H)
·         Ağrı Durumu(Yok:0, Az:+, Orta:++, Çok+++)
·         Miksiyon
·         Aktivite ilgili girişimler; Pozisyon değiştirme, Mobilizasyon
·         Hijyen gereksinimi(El-yüz ağız bakımı, perine temizliği veya sonda bakımı, saç banyosu, yatak banyosu, giysi değiştirme, yatak takımı değiştirme)
·         Aldığı çıkardığı sıvı takibi- denge
·         Gaz çıkarma veya barsak hareketleri oskültasyonu
·         Defekasyon(sponton veya lavmanla)
·         Beslenme ile ilgili girişimler; Diyet (rejim 1-2-3, kardiyak, diyabetik diyet)
·         Ped değişimi, pansuman, perine tuvaleti, anestetik pomat veya buz uygulanması
·         Ödem
·         Bol sıvı almasının sağlanması
·         Memelerin durumu, süt gelmesi takibi, çatlak bakımı ve emzirmenin özendirilmesi, göğüslerde süt angorjmanı takibi
·         Laboratuar bulguları takibi
 
            Doğumdan hemen sonraki periodda annenin hayati bulguları 15 dakikada bir alınarak kontrol edilir(İlk 1saat boyunca).Bundan sonraki 2h 30dk.da bir, sonraki 8saatte saat başı ve sonraki 12h boyunca 2h.de bir yukarıdaki kriterler esas alınarak hemşire lohusayı takip eder.
 
            Kan kaybı, nabız ve solunum hızını artırır ve kan basıncını düşürür.Toksemili bir hastanın da doğumdan sonra kan basıncı yükselebilir. Kardiak ve solunum sistemi hastalığı olanlarda hayati bulgular etkilenebilir. Başağrısı, inatçı bulantı ve kusma, baş dönmesi, göz kararması da önemli bulgulardır. Bu devrede fundus palpe edilerek kontrakte olup olmadığı kontrol edilir. Eğer uterus sert ve yuvarlak, umblikusun biraz altında ise uterusun kas fibrinleri kan damarlarının etrafında kontrakte olmuş ve fazla kan kaybı önlenmiş demektir. Eğer uterusu yumuşak ve yaygın hissediyorsak, kas fibrinleri gevşek, kan damarları açık ve kanamaya yatkınlığın olabileceği düşünülür. Bu durumda kontraksiyonu sitümüle etmek için masaj yapmak gerekir.
 
            Fundusun şekli ve yüksekliği kadar onun büyüklüğü de önemlidir. Eğer uterusun içi kan ile dolu ise uterusun kas fibrinleri yeterince kontrakte olmayacak, böylece uterus daha çok kanla dolacaktır. Kanla dolu bir uterusun yüksekliği umblikusun üstüne çıkar.
 
            Eğer uterus kontrakte ise masaj yapılmaz, aşırı yapılan masajlar uterus kaslarının yorulmasına sebep olur ki, yorulan uterus kasları sonunda gevşeyebilir. Aynı zamanda doğumdan sonra çok hassas olan abdomene masaj yapmak anneyi çok rahatsız edeceğinden lüzumsuz ve hoyratça masajlardan kaçınmak gerekir.
 
            Uterusun gevşek olduğu bazı olgularda, palpasyonla fundus hissedilemez. Bu durumda bir el abdomenin orta hattına, umblikus seviyesine yerleştirilerek ovma hareketlerine başlanır. Bu hareketler uterusu kontrakte edeceğinden, bir müddet sonra fundus palpe edilmeye başlar.
 
            Hemşire vajinal kanamayı miktar ve renk olarak izler ve kayıt eder. Pedlerin absorbsiyon özelliği farklı olduğu için, pedin tartılması kaybedilen kan miktarını daha gerçekçi tanımlar. Eğer perineal ped 15 dakika içinde tamamen ıslanmışsa ya da annenin kalçalarının altına kadar kan süzülmüş ise sürekli gözlem yapmak gerekir. Normalde 15 dakikada bir pedin en fazla yarısı ıslanmış olmalıdır.Vajina ve serviks laserasyonları ya da epizyotomi tamiri sırasında iyi kapatılmamış damar ağızlarından kanama sürekli sızıntı halindedir. Fundusun kontrakte olduğu durumlarda sürekli kanamanın olması yukarıdaki durumu düşündürmelidir.
 
            Fundus normalde orta hatta ve umblikusun bir-iki parmak altındadır. Eğer fundus yükselmiş ve sağa doğru yer değiştirmiş ise, mesane distansiyon açısından palpe edilmeli, distansiyon varsa idrar yapması için anne desteklenmelidir. İdrarın yapılmadığı durumlarda kateterizasyon gerekir. Postpartal kadında idrar yapma hissi, doğum sırasında üretra ve mesanenin travmasına bağlı tonüs kaybı sonucu azalmıştır. Erken postpartal dönemde eylem ve doğum sırasında verilen intravenöz mayi ve uteroplasental sirkülasyondan dönen fazla mayi volumü nedeni ile idrar atım hacmi artar. Bu nedenle mesane daha çabuk dolar. Hemşirenin bu duruma dikkat etmesi gerekir. Eğer anne idrar yapmakta zorlanıyorsa, alt abdomene sıcak havlu koymak, perineye ılık su dökmek üretral sfinkteri gevşeterek idrar çıkışını kolaylaştıran yöntemlerdir. Mesane distansiyonu uterin atoniye neden olacağından, postpartal kanamaya da yol açar.
 
            Perine,ödem ve hematom yönünden gözlenir. Epizyotomi üzerine buz paketi uygulamak ödemi ve rahatsızlığı azaltır.
Annede aşağıdaki durumlar geliştiğinde doktora rapor edilmelidir.
·         Hipotansiyon
·         Taşikardi,
·         Uterin atoni
·         Aşırı kanama,
·         Vücut ısısının 38 C derece üzerine çıkması,
·         Postpartum ilk 12h idrar yapmaması
 
            Doğum sonu dönemde ortaya çıkan aşırı kanamalarda kan basıncı ekstra sistemik volüme bağlı hemen düşmez. Ancak kan basıncı düşmeden önce nabız hızında artış olur. Bu durumların gözden kaçırılmaması gerekir.
            Yaşam bulguları stabil, kanama normal sınırlarda,mesane distansiyonu gelişmemiş ve fundus sert ise takip sıklığı azaltılabilir.
            Doğumdan sonra ilk saatte uterus kasları kontrakte ise tehlike geçmiş demektir. Annenin istediği pozisyonda istirahat etmesine izin verilir. Ancak hemşire anneyi rahatsız etmeden sık sık uterusu ve vajinal kanamayı kontrol etmelidir.
            Doğumu takiben anne çok susuzluk hissedebilir. Kanama, terleme ve kusma ile çok mayii kaybetmiştir. Hastaya istediği kadar su veya başka bir mayii içmesine izin verilir.
            Anne doğumdan sonra bitkin ve gergindir. Genel bir rahatsızlığı ve perineal bölgede ağrısı vardır. Analjezik ilaçlar vermek ve istarahatini temin etmek gerekir. Bazen anneler hemen uyumak isterler, ancak bu genellikle 8-10 saatten evvel mümkün olmaz. Çünkü doğumdan sonra fiziksel ve emosyonel rahatsızlık fazladır. Bu durumu anneye açıklamalı, eğer uyuyamıyorsa sakin bir şekilde yatıp istirahat etmesi söylenmelidir.